NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
58 - (1851) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. حدثنا
عاصم (وهو ابن
محمد بن زيد)
عن زيد بن
محمد، عن
نافع. قال:
جاء
عبدالله بن
عمر إلى
عبدالله بن
مطيع، حين كان
من أمر الحرة
ما كان، زمن
يزيد بن
معاوية. فقال:
اطرحوا لأبي
عبدالرحمن
وسادة. فقال:
إني لم آتك
لأجلس. أتيتك
لأحدثك حديثا
سمعت رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يقوله.
سمعت رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يقول (من
خلع
يدا من طاعة،
لقي الله يوم
القيامة، لا
حجة له. ومن
مات وليس في
عنقه بيعة،
مات ميتة
جاهلية).
[ش
(عبدالله بن
مطيع) هو
عبدالله بن
مطيع بن الأسود
العدوي
القرشي. كان
ممن خلع يزيد
وخرج عليه.
وكان يوم
الحرة، قائد
قريش، كما كان
عبدالله بن
حنظلة قائد الأنصار.
إذ خرج أهل
المدينة
لقتال مسلم بن
عقبة المري
الذي بعثه
يزيد لقتال
أهل المدينة وأخذهم
بالبيعة له.
فلما ظفر أهل
الشام بأهل المدينة
انهزم
عبدالله ولحق
بابن الزبير
بمكة. وشهد
معه الحصر
الأول وبقي
معه إلى أن
حصر الحجاج
ابن الزبير.
فقاتل ابن
مطيع معه يومئذ
وهو يقول:
أنا الذي
فررت يوم
الحره * والحر
لا يفر إلا مره
يا جبذا
الكرة بعد
الفره *
لأجزين فرة
بكره
(لا
حجة له) أي لا
حجة له في
فعله، ولا عذر له
ينفعه].
{58}
Bize Ubeydullah b. Muâz
El-Anberî rivayet etti. Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Âsim
—ki İbni Muhammed b. Zeyd'dir— Zeyd b. Muhammed'den; o da Nâfi'den naklen
rivayet etti. Şöyle demiş :
Abdullah b. Ömer, Zeyd
b. Muâviye zamanında Harra vak'ası olup bittikten sonra Abdullah b. Muti'a
geldi. (îbni Muti) :
— Ebû Abdirrahman'a bîr yastık atın! Dedi.
(İbni Ömer)
— Ben sana oturmak için gelmedim. Sana bir
hadîs söylemeye geldim. Ben ResûluIIâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i :
«Her kim bîr eli taattan
çıkarırsa kıyamet gününde Allah'a hiç bîr hücceti olmadığı halde kavuşur. Ve
her kim boynunda bir bey'at olmadığı halde ölürse, câhiliyyet ölümü gibi (bir
ölümle) ölür.» buyururken işittim. Dedi.
(1851) وحدثنا
ابن نمير.
حدثنا يحيى بن
عبدالله بن بكير.
حدثنا ليث عن
عبيدالله بن
أبي جعفر، عن
بكير بن
عبدالله بن
الأشج، عن
نافع، عن ابن
عمر؛ أنه أتى
ابن مطيع.
فذكر عن النبي
صلى الله عليه
وسلم نحوه.
{…}
Bize İbnü Numeyr de
rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Abdillâh b. Bükeyr rivayet etti.
(Dediki): Bize Leys, UbeydulIah b. Ebî Ca'ferden, o da Bükeyr b. Abdillâh b.
Eşecc'den, o da Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti ki. kendisi
İbni Mutî'a gelmiş...
Ve İbni Ömer Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den yukariki hadîs gibî rivayette bulunmuştur.
2 م - (1851) حدثنا
عمرو بن علي.
حدثنا ابن
مهدي. ح وحدثنا
محمد بن عمرو
بن جبلة.
حدثنا بشر بن
عمر. قالا جميعا:
حدثنا هشام بن
سعد عن زيد بن
أسلم، عن أبيه،
عن ابن عمر،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمعنى
حديث نافع، عن
ابن عمر.
{…}
Bize Amr b. Alî rivayet
etti. (Dedikî): Bize İbni Mehdi rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Amr b. Cebele
de rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr b. Ömer rivayet etti. Bunlar toptan Hişâm
b. Sa'd'dan, o da Zeyd b. Eslem'den, o da babasından, o da İbni Ömer'den, o da
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Nafi'in, İbni Ömer'den naklettiği
hadîs mânasında rivayette bulunmuşlardır.
İzah:
Harra: Medine'nin siyah
taşlarla kaplı olan yeridir. Burada Yezîd b. Muâviye zamanında 63 tarihinde Şâm
askerleri ile Medineliler arasında şiddetli bir çarpışma olmuş; neticede
Şamlı'lar galip gelmişlerdi. Bu çarpışmanın sebebi Yezîd'in içki kullanıp
namazı bırakacak kadar yolunu şaşırmış olması idi. Medine'lileri Yezid'e
ısındırmak için Vâlî Osman b. Muhammed Şam'a bir hey'et göndermişti ki
hadisimizde bahsi geçen Abdullah b. Mutî'de o hey'ette idi. Bunlar Yezîd'den fevkalâde
ikram gördükleri haide onun içki içtiğini, namazı bıraktığını müşahede edip
döndükleri vakit: «Biz öyle bir adamın yanından geliyoruz ki, dîni yok, şarap
içiyor; hatta sarhoş olup namazı terk ediyor; tanbur çalıyor; önünde köçekler
oynuyor! Allah'a şehâdet ederiz ki biz onu hal' ettik!» dediler.
Bunun üzerine
Medine'liler Yezîd'i hal' ederek Abdullah b. Hanzale'ye bey'at ettiler. Yezîd
de üzerlerine Şam'dan bir ordu gönderdi. Harb ettiler. Ensar'ın Kumandanı
Abdullah b. Hanzale Muhacirlerin Kumandanı da Abdullah b. Mutî'idi. Şam ordusu
ise Müslim b. Ukbe'nin Kumandasında îdi. Abdullah harbi kaybedince Mekke'ye
giderek orada Abdullah b. Zübeyr'in maiyyetine girmiştir.
Bu hadîs dahî fisku
fücurdan dolayı hükümdarın mün'azil olmayacağına delildir.